Konu Açılışı: “Alucralılar Çepni midir?” – Tarih, mizah ve çay demliği eşliğinde milli bir tartışma
Selam sevgili forum ahalisi!
Bugün sabah kahvemi içerken aklıma geldi: “Yahu şu Alucralılar gerçekten Çepni mi?”
Çünkü hangi Alucralıyla konuşsam bir gurur dalgası gelir: “Biz Çepni’yiz kardeşim, Oğuz’un en yiğit boyuyuz!”
Ama sonra biri çıkar, “yok be abi, biz karışığız, biraz da Danişmend var bizde” der.
İşte o an forumcu içgüdüm devreye girer: “Hemen konu aç, altına da mizahı serpiştir!”
Hazırsanız tarih kitaplarını, nüfus kayıtlarını ve komşu teyzelerin “benim dedem anlatırdı” hikâyelerini bir tencereye atıyor, biraz da espri sosu katıyoruz.
Erkek Bakışı: ‘Kan bağı analizi’ değil, ‘stratejik soy haritası’
Forumun erkek üyeleri bu konuyu bir DNA laboratuvarı ciddiyetinde ele alıyor.
Bir tanesi gelir:
> “Arkadaşlar, 1240’larda Horasan’dan gelen Çepniler Giresun yöresine yerleşmiş, kaynak: Dede Korkut Ek 3, sayfa 47.”
> Bir diğeri hemen düzeltir:
> “Yanlış bilgi! 13. yüzyılda gelen grup Tirebolu üzerinden dağılmış, Alucra hattına girenler zaten Akkoyunlu’nun artığıdır.”
Bu noktada erkek forumdaşlar tartışmayı stratejik düzleme çeker:
– “Bakın arkadaşlar, Çepnilik sadece soy değil, savunma taktiğidir.”
– “Nasıl yani?”
– “Yani düşman geldiğinde dağa çekilmek, ama misafir geldiğinde sofrayı yere sermek! İki yönlü strateji.”
Bir diğeri hemen katkı yapar:
> “Zaten Alucralıların mantığı hep budur. Kış bastı mı sobayı yak, yaz geldi mi yaylaya çık. Bu taktik, Çepni doktrinidir. Gerilla usulü yaşam.”
Yani erkeklerin bakış açısında mesele şu: “Evet, Alucralılar Çepni’dir ama bunu sadece genle değil, stratejiyle kanıtlarlar.”
Hatta biri çıkar, harita paylaşır, “bakın bu Alucra’nın köy isimlerine, hepsi Çepni kodlu: Akçiçek, Piraziz, Çakrak... Resmen şifreli sistem!”
Forum kahkahaya boğulur ama o ciddi kalır: “Arkadaşlar ben bunu Excel’de soy tablosuna döküyorum, isteyen veri paylaşsın.”
Kadın Bakışı: ‘Köken değil, komşuluk önemli!’
Kadın forumdaşlar bu konuya bambaşka bir tondan giriyor.
Bir tanesi yazar:
> “Benim anneannem Alucralı, her sabah mısır ekmeğini yapar, fırında yakar, sonra da ‘biz Çepni’yiz kızım’ derdi. O yüzden inanırım, çünkü o ekmeğin kokusu Çepni kokusudur!”
Bir başkası ekler:
> “Yahu boşverin kökeni, önemli olan çay demlenirken komşuya haber veriliyor mu, o var mı o? İşte asıl Çepnilik orada.”
Yani erkekler tarihsel kaynaklarla savaşırken, kadınlar konuyu mahalle ilişkilerine çeviriyor.
Biri der ki:
> “Benim babaannem diyordu ki, ‘Çepni olmak yiğitliktir ama komşunun kuzusuna da göz dikmemektir.’”
Bir diğeri hemen cevap verir:
> “Aaa bak çok doğru, çünkü bizde Çepni kadınları bir şey kaynattı mı, kokusu mahalleye dağılır, ama kimse kıskanmaz. Bu dayanışma Çepni mirasıdır.”
Ve forumun o klasik diyalogu başlar:
– “Kadınlar bu işin duygusunu çözmüş.”
– “Erkekler ise koordinat sistemini.”
– “Yani siz soyun haritasını çiziyorsunuz, biz o haritanın içindeki sofrayı kuruyoruz.”
Sonra bir kullanıcı araya girer:
> “Demek ki Alucralı olmak demek; bir elinde tarihi belge, diğer elinde çay tepsisi taşımakmış!”
> Forum kahkahaya boğulur.
Forumda Mini Kriz: ‘Bizimkiler Çepni değilse kim?’
Bir noktada işler kızışır.
Biri gelir:
> “Arkadaşlar, Alucralılar Çepni değildir, onlar Türkmen kökenlidir.”
> Anında ortalık karışır:
> – “Türkmen Çepni’nin alt dalıdır zaten!”
> – “Yok artık, sen onu Bayburt’ta dedeme anlat!”
> – “Benim dedem Alucra’da koyun güderdi, ‘biz Çepni’yiz’ derdi, dedem yalan mı söyleyecek?”
Derken biri gelir ve durumu özetler:
> “Arkadaşlar, bence Alucralılar %80 Çepni, %10 Karadeniz enerjisi, %10 da ‘biz kimiz’ sorgusu karışımı.”
> Yorumlar uçuşur, herkes kahkahaya boğulur.
> Bir kadın üye hemen araya girer:
> “Yani hem Çepni’yiz hem de özgünüz. Bu tam bizlik, hem misafirperveriz hem inatçıyız!”
Bir erkek kullanıcı dayanamaz:
> “Yani ‘Çepniyiz ama kendi tarzımız var’ diyorsunuz, Apple gibi tribe girdiniz.”
Kültürel Kanıtlar: Davul, Horon, ve Çepni Ruhunun Ritmi
Bir kullanıcı konuyu bilimsel değil ama sanatsal yoldan çözmeye çalışır:
> “Arkadaşlar, Alucralılar horonu düz vurmaz, bir vuruş geç gelir. İşte bu ritmik kayma Çepni genidir!”
> Bir başkası hemen ekler:
> “Ayrıca Alucra düğünlerinde davul tokmağı hep sağ elle vurulur. Bu da Çepni geleneğidir. Sol elle vuranlar genelde dışardan damat gelir.”
Kadınlardan biri hemen atlar:
> “Yahu siz genetik analizi bile zurnadan yapıyorsunuz, pes!”
> Ama o sırada biri araya girer:
> “Bak ama doğru söylüyor, çünkü Çepniler davulda ritimle moral verir. Bizimkiler de öyle; yorgun bile olsa zurnayı bırakmaz.”
Bu arada forumun mizah ustası dayanamaz ve yazar:
> “Arkadaşlar, ben test ettim: Alucralı biri evde kahve yaparken tencere kapağını 3 defa vuruyorsa o kesin Çepni’dir.”
> Cevaplar yağar: “Doğru lan! Annem de öyle yapıyor!”
Tartışmayı Kızıştıran Sorular (Közde mısır eşliğinde)
1. Sizce “Çepni olmak” soyla mı, ruhla mı ölçülür?
2. Alucralı olmayan biri Çepni gibi horon tepebilir mi?
3. Kadınlar mı daha çok Çepni kültürünü yaşatıyor, yoksa erkekler mi anlatıyor?
4. Eğer dedelerimiz gerçekten Çepni ise, neden aile soy ağacında “Yayla Göçü” sekmesi yok?
5. Bir Alucralı kahve yerine mısır ekmeği ikram ediyorsa, bu genetik mi kültürel mi?
Sonuç: DNA değil, davul sesi belirler!
Sonuç olarak, forumun ortak kanaati şu oluyor:
“Evet, Alucralılar Çepni’dir… ama sadece kanda değil, kahkahada, sofrada ve inatta!”
Erkekler stratejik harita çizer, kadınlar sofra haritası.
Biri tarih kitabı açar, öbürü mısır ekmeği fırına verir.
Ve işin en güzeli, ikisi de aynı anda “bizim oralar Çepni yahu!” derken birbirine gülümser.
Yani, Alucralılar Çepni midir?
Belki tam değil, belki fazla, ama kesin olan şu:
Bir Alucralı kahve içip “bizim oranın havası başka” diyorsa, o imanı da, mizahı da Çepni damarından gelmiştir.
Hadi forumdaşlar, sıra sizde!
Sizin köyde dedeler ne diyor? Çepni misiniz, yoksa “bizim soy karışıktır” diyenlerden mi?
Yorumlarınızı alınca yayla havası çalıyorum, söz! 🪗

Selam sevgili forum ahalisi!
Bugün sabah kahvemi içerken aklıma geldi: “Yahu şu Alucralılar gerçekten Çepni mi?”
Çünkü hangi Alucralıyla konuşsam bir gurur dalgası gelir: “Biz Çepni’yiz kardeşim, Oğuz’un en yiğit boyuyuz!”
Ama sonra biri çıkar, “yok be abi, biz karışığız, biraz da Danişmend var bizde” der.
İşte o an forumcu içgüdüm devreye girer: “Hemen konu aç, altına da mizahı serpiştir!”
Hazırsanız tarih kitaplarını, nüfus kayıtlarını ve komşu teyzelerin “benim dedem anlatırdı” hikâyelerini bir tencereye atıyor, biraz da espri sosu katıyoruz.
Erkek Bakışı: ‘Kan bağı analizi’ değil, ‘stratejik soy haritası’
Forumun erkek üyeleri bu konuyu bir DNA laboratuvarı ciddiyetinde ele alıyor.
Bir tanesi gelir:
> “Arkadaşlar, 1240’larda Horasan’dan gelen Çepniler Giresun yöresine yerleşmiş, kaynak: Dede Korkut Ek 3, sayfa 47.”
> Bir diğeri hemen düzeltir:
> “Yanlış bilgi! 13. yüzyılda gelen grup Tirebolu üzerinden dağılmış, Alucra hattına girenler zaten Akkoyunlu’nun artığıdır.”
Bu noktada erkek forumdaşlar tartışmayı stratejik düzleme çeker:
– “Bakın arkadaşlar, Çepnilik sadece soy değil, savunma taktiğidir.”
– “Nasıl yani?”
– “Yani düşman geldiğinde dağa çekilmek, ama misafir geldiğinde sofrayı yere sermek! İki yönlü strateji.”
Bir diğeri hemen katkı yapar:
> “Zaten Alucralıların mantığı hep budur. Kış bastı mı sobayı yak, yaz geldi mi yaylaya çık. Bu taktik, Çepni doktrinidir. Gerilla usulü yaşam.”
Yani erkeklerin bakış açısında mesele şu: “Evet, Alucralılar Çepni’dir ama bunu sadece genle değil, stratejiyle kanıtlarlar.”
Hatta biri çıkar, harita paylaşır, “bakın bu Alucra’nın köy isimlerine, hepsi Çepni kodlu: Akçiçek, Piraziz, Çakrak... Resmen şifreli sistem!”
Forum kahkahaya boğulur ama o ciddi kalır: “Arkadaşlar ben bunu Excel’de soy tablosuna döküyorum, isteyen veri paylaşsın.”
Kadın Bakışı: ‘Köken değil, komşuluk önemli!’
Kadın forumdaşlar bu konuya bambaşka bir tondan giriyor.
Bir tanesi yazar:
> “Benim anneannem Alucralı, her sabah mısır ekmeğini yapar, fırında yakar, sonra da ‘biz Çepni’yiz kızım’ derdi. O yüzden inanırım, çünkü o ekmeğin kokusu Çepni kokusudur!”
Bir başkası ekler:
> “Yahu boşverin kökeni, önemli olan çay demlenirken komşuya haber veriliyor mu, o var mı o? İşte asıl Çepnilik orada.”
Yani erkekler tarihsel kaynaklarla savaşırken, kadınlar konuyu mahalle ilişkilerine çeviriyor.
Biri der ki:
> “Benim babaannem diyordu ki, ‘Çepni olmak yiğitliktir ama komşunun kuzusuna da göz dikmemektir.’”
Bir diğeri hemen cevap verir:
> “Aaa bak çok doğru, çünkü bizde Çepni kadınları bir şey kaynattı mı, kokusu mahalleye dağılır, ama kimse kıskanmaz. Bu dayanışma Çepni mirasıdır.”
Ve forumun o klasik diyalogu başlar:
– “Kadınlar bu işin duygusunu çözmüş.”
– “Erkekler ise koordinat sistemini.”
– “Yani siz soyun haritasını çiziyorsunuz, biz o haritanın içindeki sofrayı kuruyoruz.”
Sonra bir kullanıcı araya girer:
> “Demek ki Alucralı olmak demek; bir elinde tarihi belge, diğer elinde çay tepsisi taşımakmış!”
> Forum kahkahaya boğulur.
Forumda Mini Kriz: ‘Bizimkiler Çepni değilse kim?’
Bir noktada işler kızışır.
Biri gelir:
> “Arkadaşlar, Alucralılar Çepni değildir, onlar Türkmen kökenlidir.”
> Anında ortalık karışır:
> – “Türkmen Çepni’nin alt dalıdır zaten!”
> – “Yok artık, sen onu Bayburt’ta dedeme anlat!”
> – “Benim dedem Alucra’da koyun güderdi, ‘biz Çepni’yiz’ derdi, dedem yalan mı söyleyecek?”
Derken biri gelir ve durumu özetler:
> “Arkadaşlar, bence Alucralılar %80 Çepni, %10 Karadeniz enerjisi, %10 da ‘biz kimiz’ sorgusu karışımı.”
> Yorumlar uçuşur, herkes kahkahaya boğulur.
> Bir kadın üye hemen araya girer:
> “Yani hem Çepni’yiz hem de özgünüz. Bu tam bizlik, hem misafirperveriz hem inatçıyız!”
Bir erkek kullanıcı dayanamaz:
> “Yani ‘Çepniyiz ama kendi tarzımız var’ diyorsunuz, Apple gibi tribe girdiniz.”
Kültürel Kanıtlar: Davul, Horon, ve Çepni Ruhunun Ritmi
Bir kullanıcı konuyu bilimsel değil ama sanatsal yoldan çözmeye çalışır:
> “Arkadaşlar, Alucralılar horonu düz vurmaz, bir vuruş geç gelir. İşte bu ritmik kayma Çepni genidir!”
> Bir başkası hemen ekler:
> “Ayrıca Alucra düğünlerinde davul tokmağı hep sağ elle vurulur. Bu da Çepni geleneğidir. Sol elle vuranlar genelde dışardan damat gelir.”
Kadınlardan biri hemen atlar:
> “Yahu siz genetik analizi bile zurnadan yapıyorsunuz, pes!”
> Ama o sırada biri araya girer:
> “Bak ama doğru söylüyor, çünkü Çepniler davulda ritimle moral verir. Bizimkiler de öyle; yorgun bile olsa zurnayı bırakmaz.”
Bu arada forumun mizah ustası dayanamaz ve yazar:
> “Arkadaşlar, ben test ettim: Alucralı biri evde kahve yaparken tencere kapağını 3 defa vuruyorsa o kesin Çepni’dir.”
> Cevaplar yağar: “Doğru lan! Annem de öyle yapıyor!”
Tartışmayı Kızıştıran Sorular (Közde mısır eşliğinde)
1. Sizce “Çepni olmak” soyla mı, ruhla mı ölçülür?
2. Alucralı olmayan biri Çepni gibi horon tepebilir mi?
3. Kadınlar mı daha çok Çepni kültürünü yaşatıyor, yoksa erkekler mi anlatıyor?
4. Eğer dedelerimiz gerçekten Çepni ise, neden aile soy ağacında “Yayla Göçü” sekmesi yok?
5. Bir Alucralı kahve yerine mısır ekmeği ikram ediyorsa, bu genetik mi kültürel mi?
Sonuç: DNA değil, davul sesi belirler!
Sonuç olarak, forumun ortak kanaati şu oluyor:
“Evet, Alucralılar Çepni’dir… ama sadece kanda değil, kahkahada, sofrada ve inatta!”
Erkekler stratejik harita çizer, kadınlar sofra haritası.
Biri tarih kitabı açar, öbürü mısır ekmeği fırına verir.
Ve işin en güzeli, ikisi de aynı anda “bizim oralar Çepni yahu!” derken birbirine gülümser.
Yani, Alucralılar Çepni midir?
Belki tam değil, belki fazla, ama kesin olan şu:
Bir Alucralı kahve içip “bizim oranın havası başka” diyorsa, o imanı da, mizahı da Çepni damarından gelmiştir.
Hadi forumdaşlar, sıra sizde!
Sizin köyde dedeler ne diyor? Çepni misiniz, yoksa “bizim soy karışıktır” diyenlerden mi?
Yorumlarınızı alınca yayla havası çalıyorum, söz! 🪗

