Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Nevşehir’de bir otelde düzenlenen Tarım Dalı Temsilcileri Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, dal paydaşlarıyla bir ortaya gelmenin kıymetli olduğunu bilerek vilayetleri ziyaret ettiklerini söylemiş oldu.
İklim değişikliği, Kovid-19 salgını üzere durumların besinle ilgili üretim ve tedarik zincirlerindeki bozulmayı birlikteinde getirdiğini belirten Kirişci, Rusya-Ukrayna Savaşı’yla bu durumun tepe yaptığına dikkati çekti.
Tarımda gerek bitkisel gerekse hayvansal üretimde en temel girdilerin mazot ve gübre olduğunu lisana getiren Kirişci, şunları söylemiş oldu:
“Bunları dışarıdan ithal eden bir ülke pozisyonundayız. Bunları söylüyorum, ne için söylüyorum? Zira bu dışa bağımlılık ve dışarıdan almak zorunda kalıyor olmamız niçiniyle özellikle bu pandemi ve daha sonrasındaki süreçteki fiyat artışları bizim kesimimiz ile Türkiye’yi de olumsuz istikamette etkiledi. Fiyat artışları noktasında söylüyorum ancak fazlaca şükür bu ülke üreticilerin yardımıyla yani siz değerli ve eli öpülesi üreticileri yardımıyla hem kendisi için birebir vakitte ihraç edilen eserler noktasında, yurt haricindeki beşerler için pandemi periyodunda de ve daha sonrasında da üretmeye devam etti. Milletimizin bu değerli davranışı, asil davranışı hayli şükür bugüne kadar devam etti. İnşallah bundan daha sonra da sürecektir. nazaranve geldiğimden bugüne 6 ayı biraz geçti. ötürüsıyla geldiğimiz gün prestijiyle da o gün ne söylemişsek şu anda da onların gereklerini ve icaplarını yerine getirmeye çalışıyoruz.”
“3,7 MİLYAR DOLAR OLAN İHRACATIMIZ 25, 27, ARTIK 30 MİLYAR DOLARLARA GERÇEK GİDİYOR”
Bakan Kirişci, Türkiye’nin toprak varlıkları ve biyolojik zenginlikleri ile kendi gereksinimlerini üretebilecek durumda olduğuna değinerek şöyleki devam etti:
“AK Parti’nin 2002’de iktidar olduğunda bu ülkenin nüfusu 65 milyon. Bugün ülkenin nüfusu 85 milyon. Yani bunu şunun için söylüyorum. Bu ülke işte ‘Şuna muhtaç oldu, buna muhtaç oldu.’ diyebilecek kadar bu ülkenin üreticilerini yok sayan ve bunların emeklerine saygısızlık gösterenlerin son 20 yılda artan 20 milyon nüfusu kimin doyurduğunu bir kere daha düşünmelerini isterim. O öve öve bitirilemeyen ülkelerin nüfuslarının bile neredeyse bir, bir buçuk katı, iki katına varan bir nüfus eklemlenmiş durumda son 20 yılda. Yalnızca bu mu? Hayır. İhracatımız arttı. 3,7 milyar dolar olan ihracatımız 25, 27, artık 30 milyar dolarlara yanlışsız gidiyor. Ve ne? Türkiye ihracatçı pozisyonunda. Yani ürettiğini kendi insanları için tükettiren hem de bunu ihraç eden ve ithalat yaptığı biçimde dış ticaret fazlası veren bir bölüm, tarım dalı. Bunu bu ülkenin üreticileri gerçekleştiriyor. ötürüsıyla biz kendimizi natürel ki ithalata değil, ihracata odakladık. İhracatı yaparken Türkiye’nin kendi gereksinimlerini da önemseyerek, bunları da dikkate alarak yapması gerektiğini lisana getirdik.”
Üreticinin refahı için çalışma yaptıklarına değinen Bakan Kirişci, “Bugün prestijiyle 6 milyon 200 bin ton civarında buğday ve arpa stokumuz var.” diye konuştu.
Kirişci, bakanlık olarak biroldukça takviye verdiklerini, insanların memnunluğunu sağlayacakları bir yığın takviyenin karmaşıklığa niye olduğunu ve bu mevzuda sadeleşmeye gideceklerini söz etti.
bir epeyce eserin ekilmeyen alanlarda ekimi için yüzde 75 sübvansiyonlu tohum dağıttıklarını aktaran Kirişci, bu çerçevede ekilmeyen alanların azalışını sağladıklarını söylemiş oldu.
Varisler yoluyla, kırsaldan kente göç niçiniyle ekilmeyen alanların varlığına işaret eden Kirişci, bu alanların bir yıl azami boş kalmasını, bir yıl daha ekilmez, üzerinde bir üretim faaliyeti yapılmaz ise buranın oradaki en yakın bu faaliyetleri yürüten üreticilere kiralanması imkanını getireceklerini kaydetti.
“BİZİM NE ARZ FAZLASINA TAHAMMÜLÜMÜZ VAR NE DE ARZ AÇIĞINA”
Bakan Kirişci, kontratlı üretimle ilgili mevzuatta değişikliğe gideceklerini aktararak kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“senelerdan beri şeker pancarında uygulanan, uygulandığından dolayı da o alanda daima başarılı bulunan, kontratlı üretimi biraz daha kavram, mevzuat, uygulama olarak, genişleterek bununla ilgili bir daha düzenlemeyi de son basamağa getirdik. Allah nasip ederse inşallah meclis açıldığında, kontratlı üretim modeli de devreye girmiş olacak. Kontratlı üretim… Birtakım sözler epeyce kullanılır ancak bu sözlerin ne mana tabir ettiği bu yoğunluktan kaynaklı olarak epey dikkate alınmaz. Bir cümleyle söyleyeceğim. Üretmek isteyenle bu üretimi almak isteyeni bir ortaya getirerek aslında ülkenin gereksinimi olan o alandaki üretimi de muhakkak bir istikrarda tutmuş olacağız. Zira bizim ne arz fazlasına tahammülümüz var ne de arz açığına tahammülümüz var. Biz istiyoruz ki inançlı stokta dikkate alınarak gereksinimimiz olan eserler üretilmiş olsun. “
Bu manada kontratlı üretimin son derece değerli olduğunu vurgulayan Kirişci, şöyleki konuştu:
“Bundan birkaç gün evvel bir daha Et Süt Kurumu tarafınca 6 Eylül 2022 Resmi Gazete’de yayımlandı. Bilhassa bu yayımlanan Cumhurbaşkanlığı sonucuyla bir arada artık bizim kontratlı besicilik projesini hayata geçirdiğimizi şimdiden söyleyebilirim. Bunun bilhassa yakın vakitte bilgilerinın da açıklanacağını buradan sizlerle paylaşmak istiyorum. Et ve Süt Kurumumuz kontratlı besicilik faaliyeti ile üreticilerimize pazar ve fiyat garantisi sunacaktır. Oluşturulacak kurullar tarafınca aylık maliyetler hesaplanacak, belirlenen maliyete nazaran çiftçi refahı gözetilerek alım meblağları daima güncellenmiş olacak. Alım ve fiyat garantisi verilen üreticiler beş yıllık üretim planlamasını fazlaca rahatlıkla yapabilecekler. bu biçimdece besiciler hasılatını teminat altına alacaklar. İsterlerse de tek taraflı olarak bu kontrattan vazgeçebileceklerdir. Proje kapsamında besicilerimizi verimliliği arttırmak için eğitim programlarına da tabi tutacağımızı belirtmek isterim. Bunu biz epeyce önemsiyoruz ve bilhassa hayvancılık üzere bir üretim alanında bir faaliyette bunun eksiksiz, noksansız uygulanmasını istiyoruz.”
Bakan Kirişci, ayrıyeten teknolojiyi kullanarak üreticiyi e-Devlet üzerinden kayıt sistemine dahil edeceklerini, devlet kurumu çalışanlarını ve üreticileri yalnızca elektronik ortamda buluşturacaklarını kelamlarına ekledi.
Kirişci, kırsaldan kente göçün Türkiye’nin en kıymetli sıkıntılarından birisi olduğunu söylemiş oldu.
Kırsalın bir daha hayat bulması için buralarda üretim yapacak vatandaşlara sahip çıkmak istediklerini anlatan Kirişçi, “Bunu fazlaca epeyce önemsiyoruz, üzerinde hassasiyetle duruyoruz. Alışılmış tek başımıza Bakanlık olarak bizim bir faaliyetimiz olmayacak. yinedan kentten kırsala bir göç ve onun köyde oluşturacağı sistemsiz yapılaşmayı da dikkate alarak Etraf ve Şehircilik Bakanlığımızla eğitim faaliyetleri için Ulusal Eğitim Bakanlığımızla sıhhat hizmetleri için Sıhhat Bakanlığımızla da entegre olarak bu çalışmaları yürüteceğiz.” diye konuştu.
Kirişçi, “kent tarımı” kavramını gündeme getirdiklerini anımsatarak şunları kaydetti:
“Bugün, ‘Bir kilo domatesin işte tarlada fiyatı bu, pazarda fiyatı bu. Bir kilo domatesin tarlada fiyatı bu, markette fiyatı bu.’ diye televizyonlarda çoğunlukla gündeme geliyor. Buradaki en büyük maliyet ögelerinden birisi, zincirin uzunluğu ve buradaki lojistik maliyetleridir. Eserin tazeliğini bu zincirin uzunluğu niçiniyle kaybediyor olması, hallerimizin halinin hal olmamasından kaynaklı aslına bakarsan raf ömrü kısa olan bu eserleri biz kısa vakitte kaybetmek durumunda kalıyoruz. ötürüsıyla bir kent tarımı kavramını gündeme getirdik. Yani bir kentin gereksinimi olan mamüllerin bu kentte üretilmesinin temel olduğunu ve bundan dolayı da bu üretim modelinin desteklenmesi gerektiği kanaatine vardık. Bunun birincisini de sera OSB seviyesinde İzmir’de, Dikili’deki yapmış olduğumuz teşebbüslerle Dikili Sera İhtisas Organize Sanayi Bölgesi diyelim ya da Organize İhtisas Sera Bölgesi, ismini tam olarak söyleyemiyorum lakin yani bir OSB’nin sera uygulaması. Artık onun bir benzerini ve ikincisini inşallah Kozaklı’da gerçekleştireceğiz.”
Burada yapacakları faaliyetlerin tarım ve turizme hitap edeceğine dikkati çeken Kirişci, “Bunlar yapışık ikizler. Birbirinden ayrılmayan ikiz olarak düşünülmeli ve buraya gelen, bu bölgede turizm faaliyetlerinde bulunan, turizm ismine bu kenti ziyaret eden 4 milyon civarındaki turistin muhtaçlığı olan mamüllerin yerelden üretilmesi de gerçekleştirilmiş olacak. Yalnızca Nevşehir, Nevşehir için mi üretecek bu biçimde bir faaliyeti başlatmış olduğunda? olağan olarak ki değil. Komşu vilayetler var. örneğin Konya var. Bir metropol kent Kayseri var bir daha hakeza. Öbür tarafta Ankara var. Uzaklıkları değişiyor olsa bile buradaki jeotermal kaynağın bize sağlayacağı güçle ilgili avantajları inşallah bu iş için kullanmış olacağız.” tabirlerini kullandı.
Kirişci, IPARD projeleriyle ilgili rakamsal bilgiler vererek, şu biçimde devam etti:
“Malumunuz IPARD daveti kapsamında desteklenecek projelerin sıralamasında bu vakte kadar 65 ve üzeri olan sıralama, Sayın Cumhurbaşkanı’mızın kabine toplantısında paylaştığı üzere 30’a indirilmiş ve bu biçimdelikle Nevşehir vilayetimizde desteklenecek proje sayısı bir anda 75’ten 130’a çıkmıştır. Hibe dayanağı meblağının da 104 milyon liradan 133 milyon liraya, yatırım meblağının da 190 milyon liradan 242 milyon liraya çıktığını söz etmek isterim. Yani biz bu projeleri önemsiyoruz. Bizim Tarım Islahatı Genel Müdürlüğümüz aracılığıyla da verdiğimiz dayanaklar var. Oralarda da hibe dayanaklarımız var. Lakin bu IPARD ismini verdiğimiz proje dayanaklarıyla de bu kelamını etmiş olduğumuz takviyeleri üreticilerimize sağlamış olacağız.”
Bir başka gündeme gelen bahsin ise Yamula Barajı olduğunu hatırlatan Kirişci, “Yamula Barajı üzere Devlet Su İşlerinin misyon alanında olduğu biçimde maliyetlerinin yüksekliği niçiniyle bunların üretiminin tamamlanması uzun senelera sarkacak olan projeler için bizim mutlak surette tıpkı otoyol, köprü, havalimanı üzere işletmeciliklerde kullandığımız yap-işlet-devret modelini inşallah denemek istiyoruz. bu biçimdelikle bugünkü maliyeti 18,5 milyar lira olan bir projenin bu usulle yapılıp yapılmayacağını da tartışıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Kirişci, konuşmasının sonunda üreticilere seslenerek “Sen üret, kâfi. Biz senin yanındayız. Biz senin arkandayız. Bu ülke üreten herkese hürmet duyduğu üzere üreticilerine de çiftçilerine de buradan başka bir hürmet ve başka bir muhabbet duyacaktır.” dedi.
Okumaya devam et...
İklim değişikliği, Kovid-19 salgını üzere durumların besinle ilgili üretim ve tedarik zincirlerindeki bozulmayı birlikteinde getirdiğini belirten Kirişci, Rusya-Ukrayna Savaşı’yla bu durumun tepe yaptığına dikkati çekti.
Tarımda gerek bitkisel gerekse hayvansal üretimde en temel girdilerin mazot ve gübre olduğunu lisana getiren Kirişci, şunları söylemiş oldu:
“Bunları dışarıdan ithal eden bir ülke pozisyonundayız. Bunları söylüyorum, ne için söylüyorum? Zira bu dışa bağımlılık ve dışarıdan almak zorunda kalıyor olmamız niçiniyle özellikle bu pandemi ve daha sonrasındaki süreçteki fiyat artışları bizim kesimimiz ile Türkiye’yi de olumsuz istikamette etkiledi. Fiyat artışları noktasında söylüyorum ancak fazlaca şükür bu ülke üreticilerin yardımıyla yani siz değerli ve eli öpülesi üreticileri yardımıyla hem kendisi için birebir vakitte ihraç edilen eserler noktasında, yurt haricindeki beşerler için pandemi periyodunda de ve daha sonrasında da üretmeye devam etti. Milletimizin bu değerli davranışı, asil davranışı hayli şükür bugüne kadar devam etti. İnşallah bundan daha sonra da sürecektir. nazaranve geldiğimden bugüne 6 ayı biraz geçti. ötürüsıyla geldiğimiz gün prestijiyle da o gün ne söylemişsek şu anda da onların gereklerini ve icaplarını yerine getirmeye çalışıyoruz.”
“3,7 MİLYAR DOLAR OLAN İHRACATIMIZ 25, 27, ARTIK 30 MİLYAR DOLARLARA GERÇEK GİDİYOR”
Bakan Kirişci, Türkiye’nin toprak varlıkları ve biyolojik zenginlikleri ile kendi gereksinimlerini üretebilecek durumda olduğuna değinerek şöyleki devam etti:
“AK Parti’nin 2002’de iktidar olduğunda bu ülkenin nüfusu 65 milyon. Bugün ülkenin nüfusu 85 milyon. Yani bunu şunun için söylüyorum. Bu ülke işte ‘Şuna muhtaç oldu, buna muhtaç oldu.’ diyebilecek kadar bu ülkenin üreticilerini yok sayan ve bunların emeklerine saygısızlık gösterenlerin son 20 yılda artan 20 milyon nüfusu kimin doyurduğunu bir kere daha düşünmelerini isterim. O öve öve bitirilemeyen ülkelerin nüfuslarının bile neredeyse bir, bir buçuk katı, iki katına varan bir nüfus eklemlenmiş durumda son 20 yılda. Yalnızca bu mu? Hayır. İhracatımız arttı. 3,7 milyar dolar olan ihracatımız 25, 27, artık 30 milyar dolarlara yanlışsız gidiyor. Ve ne? Türkiye ihracatçı pozisyonunda. Yani ürettiğini kendi insanları için tükettiren hem de bunu ihraç eden ve ithalat yaptığı biçimde dış ticaret fazlası veren bir bölüm, tarım dalı. Bunu bu ülkenin üreticileri gerçekleştiriyor. ötürüsıyla biz kendimizi natürel ki ithalata değil, ihracata odakladık. İhracatı yaparken Türkiye’nin kendi gereksinimlerini da önemseyerek, bunları da dikkate alarak yapması gerektiğini lisana getirdik.”
Üreticinin refahı için çalışma yaptıklarına değinen Bakan Kirişci, “Bugün prestijiyle 6 milyon 200 bin ton civarında buğday ve arpa stokumuz var.” diye konuştu.
Kirişci, bakanlık olarak biroldukça takviye verdiklerini, insanların memnunluğunu sağlayacakları bir yığın takviyenin karmaşıklığa niye olduğunu ve bu mevzuda sadeleşmeye gideceklerini söz etti.
bir epeyce eserin ekilmeyen alanlarda ekimi için yüzde 75 sübvansiyonlu tohum dağıttıklarını aktaran Kirişci, bu çerçevede ekilmeyen alanların azalışını sağladıklarını söylemiş oldu.
Varisler yoluyla, kırsaldan kente göç niçiniyle ekilmeyen alanların varlığına işaret eden Kirişci, bu alanların bir yıl azami boş kalmasını, bir yıl daha ekilmez, üzerinde bir üretim faaliyeti yapılmaz ise buranın oradaki en yakın bu faaliyetleri yürüten üreticilere kiralanması imkanını getireceklerini kaydetti.
“BİZİM NE ARZ FAZLASINA TAHAMMÜLÜMÜZ VAR NE DE ARZ AÇIĞINA”
Bakan Kirişci, kontratlı üretimle ilgili mevzuatta değişikliğe gideceklerini aktararak kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“senelerdan beri şeker pancarında uygulanan, uygulandığından dolayı da o alanda daima başarılı bulunan, kontratlı üretimi biraz daha kavram, mevzuat, uygulama olarak, genişleterek bununla ilgili bir daha düzenlemeyi de son basamağa getirdik. Allah nasip ederse inşallah meclis açıldığında, kontratlı üretim modeli de devreye girmiş olacak. Kontratlı üretim… Birtakım sözler epeyce kullanılır ancak bu sözlerin ne mana tabir ettiği bu yoğunluktan kaynaklı olarak epey dikkate alınmaz. Bir cümleyle söyleyeceğim. Üretmek isteyenle bu üretimi almak isteyeni bir ortaya getirerek aslında ülkenin gereksinimi olan o alandaki üretimi de muhakkak bir istikrarda tutmuş olacağız. Zira bizim ne arz fazlasına tahammülümüz var ne de arz açığına tahammülümüz var. Biz istiyoruz ki inançlı stokta dikkate alınarak gereksinimimiz olan eserler üretilmiş olsun. “
Bu manada kontratlı üretimin son derece değerli olduğunu vurgulayan Kirişci, şöyleki konuştu:
“Bundan birkaç gün evvel bir daha Et Süt Kurumu tarafınca 6 Eylül 2022 Resmi Gazete’de yayımlandı. Bilhassa bu yayımlanan Cumhurbaşkanlığı sonucuyla bir arada artık bizim kontratlı besicilik projesini hayata geçirdiğimizi şimdiden söyleyebilirim. Bunun bilhassa yakın vakitte bilgilerinın da açıklanacağını buradan sizlerle paylaşmak istiyorum. Et ve Süt Kurumumuz kontratlı besicilik faaliyeti ile üreticilerimize pazar ve fiyat garantisi sunacaktır. Oluşturulacak kurullar tarafınca aylık maliyetler hesaplanacak, belirlenen maliyete nazaran çiftçi refahı gözetilerek alım meblağları daima güncellenmiş olacak. Alım ve fiyat garantisi verilen üreticiler beş yıllık üretim planlamasını fazlaca rahatlıkla yapabilecekler. bu biçimdece besiciler hasılatını teminat altına alacaklar. İsterlerse de tek taraflı olarak bu kontrattan vazgeçebileceklerdir. Proje kapsamında besicilerimizi verimliliği arttırmak için eğitim programlarına da tabi tutacağımızı belirtmek isterim. Bunu biz epeyce önemsiyoruz ve bilhassa hayvancılık üzere bir üretim alanında bir faaliyette bunun eksiksiz, noksansız uygulanmasını istiyoruz.”
Bakan Kirişci, ayrıyeten teknolojiyi kullanarak üreticiyi e-Devlet üzerinden kayıt sistemine dahil edeceklerini, devlet kurumu çalışanlarını ve üreticileri yalnızca elektronik ortamda buluşturacaklarını kelamlarına ekledi.
Kirişci, kırsaldan kente göçün Türkiye’nin en kıymetli sıkıntılarından birisi olduğunu söylemiş oldu.
Kırsalın bir daha hayat bulması için buralarda üretim yapacak vatandaşlara sahip çıkmak istediklerini anlatan Kirişçi, “Bunu fazlaca epeyce önemsiyoruz, üzerinde hassasiyetle duruyoruz. Alışılmış tek başımıza Bakanlık olarak bizim bir faaliyetimiz olmayacak. yinedan kentten kırsala bir göç ve onun köyde oluşturacağı sistemsiz yapılaşmayı da dikkate alarak Etraf ve Şehircilik Bakanlığımızla eğitim faaliyetleri için Ulusal Eğitim Bakanlığımızla sıhhat hizmetleri için Sıhhat Bakanlığımızla da entegre olarak bu çalışmaları yürüteceğiz.” diye konuştu.
Kirişçi, “kent tarımı” kavramını gündeme getirdiklerini anımsatarak şunları kaydetti:
“Bugün, ‘Bir kilo domatesin işte tarlada fiyatı bu, pazarda fiyatı bu. Bir kilo domatesin tarlada fiyatı bu, markette fiyatı bu.’ diye televizyonlarda çoğunlukla gündeme geliyor. Buradaki en büyük maliyet ögelerinden birisi, zincirin uzunluğu ve buradaki lojistik maliyetleridir. Eserin tazeliğini bu zincirin uzunluğu niçiniyle kaybediyor olması, hallerimizin halinin hal olmamasından kaynaklı aslına bakarsan raf ömrü kısa olan bu eserleri biz kısa vakitte kaybetmek durumunda kalıyoruz. ötürüsıyla bir kent tarımı kavramını gündeme getirdik. Yani bir kentin gereksinimi olan mamüllerin bu kentte üretilmesinin temel olduğunu ve bundan dolayı da bu üretim modelinin desteklenmesi gerektiği kanaatine vardık. Bunun birincisini de sera OSB seviyesinde İzmir’de, Dikili’deki yapmış olduğumuz teşebbüslerle Dikili Sera İhtisas Organize Sanayi Bölgesi diyelim ya da Organize İhtisas Sera Bölgesi, ismini tam olarak söyleyemiyorum lakin yani bir OSB’nin sera uygulaması. Artık onun bir benzerini ve ikincisini inşallah Kozaklı’da gerçekleştireceğiz.”
Burada yapacakları faaliyetlerin tarım ve turizme hitap edeceğine dikkati çeken Kirişci, “Bunlar yapışık ikizler. Birbirinden ayrılmayan ikiz olarak düşünülmeli ve buraya gelen, bu bölgede turizm faaliyetlerinde bulunan, turizm ismine bu kenti ziyaret eden 4 milyon civarındaki turistin muhtaçlığı olan mamüllerin yerelden üretilmesi de gerçekleştirilmiş olacak. Yalnızca Nevşehir, Nevşehir için mi üretecek bu biçimde bir faaliyeti başlatmış olduğunda? olağan olarak ki değil. Komşu vilayetler var. örneğin Konya var. Bir metropol kent Kayseri var bir daha hakeza. Öbür tarafta Ankara var. Uzaklıkları değişiyor olsa bile buradaki jeotermal kaynağın bize sağlayacağı güçle ilgili avantajları inşallah bu iş için kullanmış olacağız.” tabirlerini kullandı.
Kirişci, IPARD projeleriyle ilgili rakamsal bilgiler vererek, şu biçimde devam etti:
“Malumunuz IPARD daveti kapsamında desteklenecek projelerin sıralamasında bu vakte kadar 65 ve üzeri olan sıralama, Sayın Cumhurbaşkanı’mızın kabine toplantısında paylaştığı üzere 30’a indirilmiş ve bu biçimdelikle Nevşehir vilayetimizde desteklenecek proje sayısı bir anda 75’ten 130’a çıkmıştır. Hibe dayanağı meblağının da 104 milyon liradan 133 milyon liraya, yatırım meblağının da 190 milyon liradan 242 milyon liraya çıktığını söz etmek isterim. Yani biz bu projeleri önemsiyoruz. Bizim Tarım Islahatı Genel Müdürlüğümüz aracılığıyla da verdiğimiz dayanaklar var. Oralarda da hibe dayanaklarımız var. Lakin bu IPARD ismini verdiğimiz proje dayanaklarıyla de bu kelamını etmiş olduğumuz takviyeleri üreticilerimize sağlamış olacağız.”
Bir başka gündeme gelen bahsin ise Yamula Barajı olduğunu hatırlatan Kirişci, “Yamula Barajı üzere Devlet Su İşlerinin misyon alanında olduğu biçimde maliyetlerinin yüksekliği niçiniyle bunların üretiminin tamamlanması uzun senelera sarkacak olan projeler için bizim mutlak surette tıpkı otoyol, köprü, havalimanı üzere işletmeciliklerde kullandığımız yap-işlet-devret modelini inşallah denemek istiyoruz. bu biçimdelikle bugünkü maliyeti 18,5 milyar lira olan bir projenin bu usulle yapılıp yapılmayacağını da tartışıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Kirişci, konuşmasının sonunda üreticilere seslenerek “Sen üret, kâfi. Biz senin yanındayız. Biz senin arkandayız. Bu ülke üreten herkese hürmet duyduğu üzere üreticilerine de çiftçilerine de buradan başka bir hürmet ve başka bir muhabbet duyacaktır.” dedi.
Okumaya devam et...