Ordu Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısında konuşan Lider Dr. Mehmet Hilmi Güler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ordu’da deklare ettiğı 54 TL’lik taban fiyatının akabinde bir kuruluşun deklare ettiğı 48+1 TL’lik fındık fiyatının kabul edilebilir olmadığını ve Ferrero firması hakkında gerekli bilgi ve dokümanları toplayarak Rekabet Kurumu nezdinde hukuksal süreç başlattıklarını deklare etti.
“BU NE CÜRET!”
Rekabet hukukunun bir egemenlik hakkı olduğuna dikkat çeken Güler, şunları söylemiş oldu:
“Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 30 Temmuz günü Ordu’ya teşrif ettiler. Ordu’yu bilhassa seçtiler, fındığın en çok üretildiği vilayet. Geldiler ve bir fındık taban fiyatı deklare ettilar. Bu fındık fiyatından 33 gün daha sonra bir öbür kurum ikinci bir fiyat deklare etti. Bu hayli farklı bir şey. Bir devlet lideri bütün kurumları ile hesap kitap yapıyor, kuruluşlarından uzman ünitelerinden sayılar alıyor, bunun sonucunda odalar ve tarım kurumları hesap yaparak bir taban fiyat çıkıyor. Bu taban fiyat, hesap kitap yapılarak ortaya çıkan bir sayı. ötürüsıyla bu sayısı 54 TL olarak açıklıyor. Ondan 33 gün daha sonra nasıl bir cüretse bir öteki kurum kalkıyor 48+1 diye fiyat açıklıyor. Bu pek teamüllere ve yönteme uyan bir şey değil. Ve bunun sonucunda üçüncü bir fiyat oluşuyor 42 üzere, 40’larda şu anda, 44 üzere bir sayı var. Bu doğal kabul edilebilir bir şey değil.”
“BAŞVURU şayet olmazsa GİDİŞATIN BERBAT OLDUĞUNU GÖRDÜK”
Belediye iştiraki olan ORTAR şirketi ve bir sanayi kuruluşu ile bir arada Rekabet Kurumu’na başvurduklarını belirten Lider Güler, “Dikey bütünleşik yapıyı oluşturan Ferrero şirketi ile ilgili evraklarımızı ve çalışmalarımızı toparlayıp sunduk. Yasal müracaat şayet olmazsa gidişatın fazlaca makus gittiğini, seyredeceğini gördük. Bu manada gerek üretici gerek manav gerekse fındık kırma makinalarımız ve ihracatçılarımız, sistem dışına itilmek evresine gelmişti. Bunun yolu da rekabet hukukunu çalıştırmak oldu. Rekabet hukuku, bir egemenlik hakkıdır. Bu hakkı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve milleti ismine Rekabet Kurumu belirler ve kullanır. Bu niçinle bir hukuk devleti olan ülkemizde hukuktan diğer sığınacak yer olmadığı için süreci başlattık. Gelişmeleri daima bir arada takip edeceğiz” diye konuştu.
“FINDIK şayet olmazsa FERRERO DA OLMAZ”
her insanın hakkını, hukukunu koruyan bir hukuk sistemi olduğuna değinen ve bunun tesis edilmesi için misyonlarını yerine getirdiklerini aktaran Hilmi Güler, şunları kaydetti:
“Tabii karşımızda, alım gücü devasa yükseklikte olan bir dünya devi ve bunun yerli firmaları var. Gördüğümüz kadarıyla piyasada bir dehşet hakim. Toprak Mahsulleri Ofisimiz aslına bakarsanız gereken çalışmaları yapıyor. Bütün üniteleriyle alımları yapıyor. Ancak o denli bir kuvvetli yapı fiyat oluştu ki onun da üzerinde epey büyük bir yük olmasını istemiyoruz. Hür piyasa olsun, herkes kendi hakkını, hukukunu orada serbestçe kimsenin müdahalesi olmadan savunsun istiyoruz. Fakat bunun müdahale edildiğini gördüğümüz için de biz de bununla ilgili vazifemizi yapmak üzere çıktık. Ferrero olmadan fındık olmaz üzere bir hava oluşturuyorlar, biz de şunu söz ediyoruz ki fındık şayet olmazsa Ferrero da olmaz. ötürüsıyla çalışmalarımızı belirli bir ciddiyetle yapacağız. her insanın hakkını, hukukunu, yabancı firmaların da yerli firmaların da hakkını hukukunu koruyan bir hukuk sistemi var. Bunun tesis edilmesi için de biz de nazaranvimizi bu biçimdece yapmış oluyoruz. İyi olsun.”
Okumaya devam et...
“BU NE CÜRET!”
Rekabet hukukunun bir egemenlik hakkı olduğuna dikkat çeken Güler, şunları söylemiş oldu:
“Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 30 Temmuz günü Ordu’ya teşrif ettiler. Ordu’yu bilhassa seçtiler, fındığın en çok üretildiği vilayet. Geldiler ve bir fındık taban fiyatı deklare ettilar. Bu fındık fiyatından 33 gün daha sonra bir öbür kurum ikinci bir fiyat deklare etti. Bu hayli farklı bir şey. Bir devlet lideri bütün kurumları ile hesap kitap yapıyor, kuruluşlarından uzman ünitelerinden sayılar alıyor, bunun sonucunda odalar ve tarım kurumları hesap yaparak bir taban fiyat çıkıyor. Bu taban fiyat, hesap kitap yapılarak ortaya çıkan bir sayı. ötürüsıyla bu sayısı 54 TL olarak açıklıyor. Ondan 33 gün daha sonra nasıl bir cüretse bir öteki kurum kalkıyor 48+1 diye fiyat açıklıyor. Bu pek teamüllere ve yönteme uyan bir şey değil. Ve bunun sonucunda üçüncü bir fiyat oluşuyor 42 üzere, 40’larda şu anda, 44 üzere bir sayı var. Bu doğal kabul edilebilir bir şey değil.”
“BAŞVURU şayet olmazsa GİDİŞATIN BERBAT OLDUĞUNU GÖRDÜK”
Belediye iştiraki olan ORTAR şirketi ve bir sanayi kuruluşu ile bir arada Rekabet Kurumu’na başvurduklarını belirten Lider Güler, “Dikey bütünleşik yapıyı oluşturan Ferrero şirketi ile ilgili evraklarımızı ve çalışmalarımızı toparlayıp sunduk. Yasal müracaat şayet olmazsa gidişatın fazlaca makus gittiğini, seyredeceğini gördük. Bu manada gerek üretici gerek manav gerekse fındık kırma makinalarımız ve ihracatçılarımız, sistem dışına itilmek evresine gelmişti. Bunun yolu da rekabet hukukunu çalıştırmak oldu. Rekabet hukuku, bir egemenlik hakkıdır. Bu hakkı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve milleti ismine Rekabet Kurumu belirler ve kullanır. Bu niçinle bir hukuk devleti olan ülkemizde hukuktan diğer sığınacak yer olmadığı için süreci başlattık. Gelişmeleri daima bir arada takip edeceğiz” diye konuştu.
“FINDIK şayet olmazsa FERRERO DA OLMAZ”
her insanın hakkını, hukukunu koruyan bir hukuk sistemi olduğuna değinen ve bunun tesis edilmesi için misyonlarını yerine getirdiklerini aktaran Hilmi Güler, şunları kaydetti:
“Tabii karşımızda, alım gücü devasa yükseklikte olan bir dünya devi ve bunun yerli firmaları var. Gördüğümüz kadarıyla piyasada bir dehşet hakim. Toprak Mahsulleri Ofisimiz aslına bakarsanız gereken çalışmaları yapıyor. Bütün üniteleriyle alımları yapıyor. Ancak o denli bir kuvvetli yapı fiyat oluştu ki onun da üzerinde epey büyük bir yük olmasını istemiyoruz. Hür piyasa olsun, herkes kendi hakkını, hukukunu orada serbestçe kimsenin müdahalesi olmadan savunsun istiyoruz. Fakat bunun müdahale edildiğini gördüğümüz için de biz de bununla ilgili vazifemizi yapmak üzere çıktık. Ferrero olmadan fındık olmaz üzere bir hava oluşturuyorlar, biz de şunu söz ediyoruz ki fındık şayet olmazsa Ferrero da olmaz. ötürüsıyla çalışmalarımızı belirli bir ciddiyetle yapacağız. her insanın hakkını, hukukunu, yabancı firmaların da yerli firmaların da hakkını hukukunu koruyan bir hukuk sistemi var. Bunun tesis edilmesi için de biz de nazaranvimizi bu biçimdece yapmış oluyoruz. İyi olsun.”
Okumaya devam et...