Kübist Portre Ne Demek ?

Ilayda

New member
Kübist Portre Nedir?

Kübizm, 20. yüzyılın başında sanat dünyasında devrim niteliğinde bir hareket olarak ortaya çıkmış ve sanat anlayışını köklü bir şekilde değiştirmiştir. Bu akım, geleneksel perspektifin ve formun sınırlarını zorlayarak, nesneleri farklı açılardan bir arada gösteren bir anlayışa dayanır. Kübist portreler de bu hareketin portre sanatına getirdiği yeniliklerden biridir. Peki, "kübist portre" ne demektir?

Kübist portre, bir kişinin ya da figürün, geleneksel tek bir bakış açısı yerine birden fazla açıdan temsil edilmesidir. Kübist sanatçılar, portrelerinde figürleri ve nesneleri düzlemler halinde, geometrik şekiller ve formlar olarak parçalayarak yeniden bir araya getirirler. Bu yaklaşım, izleyiciye daha dinamik bir deneyim sunar ve objenin çok boyutlu bir temsili sağlanır. Yani, bir kübist portrede, kişi sadece tek bir perspektiften değil, birçok farklı açıdan gözlemlenen bir şekilde karşımıza çıkar.

Kübizm Akımının Temel Özellikleri

Kübizm, 20. yüzyılın başlarında Pablo Picasso ve Georges Braque tarafından geliştirilen bir sanat akımıdır. Bu akımın temel amacı, nesneleri ve insan figürlerini doğal, gerçekçi biçimlerden uzaklaştırarak daha soyut bir dilde ifade etmektir. Kübist sanatçılar, biçimleri düzlemler ve geometrik şekiller aracılığıyla temsil etmeye çalışmışlardır. Bu şekilde, izleyiciye, nesnelerin ve figürlerin birden fazla açıdan, çok boyutlu bir şekilde görsel bir temsilini sunmuşlardır.

Kübizm, iki ana döneme ayrılır: Analitik Kübizm ve Sentetik Kübizm. Analitik Kübizm, genellikle daha soyut ve karmaşık bir yaklaşımdır. Sanatçılar, nesneleri parçalara ayırarak ve bu parçaları bir araya getirerek figürleri oluştururlar. Sentetik Kübizm ise daha renkli ve daha az soyut bir anlayışı benimser. Bu dönemde, figürler daha tanınabilir hale gelirken, desen ve renkler ön plana çıkar.

Kübist portreler de bu iki dönemden izler taşır. Analitik Kübizmde portreler daha çok soyutlaşırken, Sentetik Kübizmde daha net bir biçim kazanmaya başlar.

Kübist Portrelerin Özellikleri

Kübist portreler, geleneksel portrelerden birkaç önemli noktada ayrılır. İlk olarak, figürler geometrik şekillerle ve düzlemlerle temsil edilir. Yüz hatları, kollar, bacaklar ve diğer vücut parçaları, genellikle küpler, dikdörtgenler, daireler gibi şekillerle yeniden inşa edilir. Bu da, izleyicinin figüre farklı bir bakış açısı sunmasını sağlar.

İkinci olarak, kübist portrelerde genellikle perspektifin geleneksel kuralları ihlal edilir. Örneğin, bir yüzü oluşturan gözler, burun ve ağız, aynı yüzeyde, tek bir düzlemde bir arada bulunabilir. Bu da izleyiciye, figürün birden fazla açıdan görülebileceği izlenimi verir.

Ayrıca, kübist portrelerde genellikle renkler de farklı bir şekilde kullanılır. Geleneksel portrelerde, renkler genellikle gerçekçi bir şekilde uygulanırken, kübist portrelerde renkler soyut ve dinamik bir biçimde kullanılır. Bu, figürün algısını değiştirebilir ve ona daha soyut bir nitelik kazandırabilir.

Kübist Portrelerin Tarihsel Gelişimi

Kübist portrelerin tarihi, kübizm akımının doğuşuna paralel olarak gelişmiştir. 1907 yılında Picasso ve Braque, geleneksel sanattan ve figüratif resimden farklı bir yol izlemiş ve ilk kübist eserlerini yaratmışlardır. Picasso'nun ünlü eseri *Les Demoiselles d'Avignon* (1907), modern sanatın önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu eser, figürlerin geometrik ve soyut formlar içinde gösterilmesi bakımından kübizm akımının ilk örneklerinden biridir.

Kübist portrelerin ilk örneklerinden biri de Picasso'nun *Portre de Gertrude Stein* (1905–190
 
Üst