Üçüncü Dünya Savaşı’nı durduran kahraman denizaltı subayının akıl almaz öyküsü
Belki kimse farkında bile değil ancak 27 Ekim 1962’de bir an için dünya nükleer yok oluşun eşiğine geldi. Dünya, Küba Füze Krizi’nin ortasındaydı ve bir felaketin eşiğindeydi. Atlantik Okyanusu’nun derinliklerindeki Sovyet denizaltısı B-59, Moskova’dan ayrıldı ve kumandanı yakındaki Amerikan gemilerine nükleer bir torpido fırlatmak istedi. Denizaltıdaki diğer bir subay olan Vasily Arkhipov onu durdurdu. bu biçimdece o, Dünya’yı nükleer savaştan kıl hissesi kurtulmuş bir kahraman haline geldi. Artık denizaltıda geçirdiği vakit ve bu mukadderat anları bir opera ile anılıyor.
21 ve 22 Ekim’de Los Angeles’taki Kirk Douglas Tiyatrosu’nda gösterime girecek olan Arkhipov, 10 ses sanatkarı ve 18 enstrüman tarafınca icra edilen küçük ölçekli bir opera olacak. İki perde uzunluğunda ve web sitesindeki açıklamaya nazaran yaklaşık iki saat sürecek.
Uygun bir biçimde bu şovun kahramanı Arkhipov olacak. olaydan 40 yıl daha sonra eşi ile yapılan bir görüşme bu anlatıya aracı olarak hizmet ediyor, lakin olayın büyük kısmı denizaltının kendisinde gerçekleşecek. Tanıtım açıklamasında “Denizcilerin iç ömürlerini dolduran aryalar aracılığıyla, opera, sualtı gemisinin fizikî ve ruhsal klostrofobisini ve mürettebatının bozulmakta olan denizaltının arafından kaçma yollarını, eşyalarını, hayallerini ve isteklerini araştırıyor” deniliyor.
Nükleer savaş ve operanın mutlaka gerçeküstü bir karışım olduğunu söyleyebiliriz. Arkhipov’u oynayan Ed Parks, şovun bir fragmanında yankılanan bir bariton ile “Bizi bir andan başkasına fırlatan kaos” diyor.
Kontrtenor Daniel Moody ise, “Torpidoma 10 kilotonluk nükleer savaş başlığı takıldı” diyor.
Vasily Arkhipov kimdir?
Arkhipov, B-59’a ayak basmadan evvel aslına bakarsan bir Sovyet kahramanıydı. 1961’de Rusya’nın birinci nükleer güçlü denizaltılarından biri olan K-19’a atanmıştı. Grönland yakınlarında tatbikatlar yapılırken alt reaktör soğutma sistemlerinden biri sızdırmaya başladı. Mühendisler, nükleer bir erimeyi önlemek için reaktöre girdiler ve süreksiz tamiratlar yaptılar. Denizaltıdaki herkes ışınıma maruz kaldı, lakin mürettebat bir erimeyi önledi ve denizaltıyı meskene getirdi. Birçoğu daha sonraki haftalarda ve aylarda ışınım zehirlenmesinden hayatını kaybedecekti.
Vasily Arkhipov
Arkhipov hayatta kaldı ve B-59’a atandı. Sene 1962’ydi ve Sovyetler Küba’ya nükleer füzeler yerleştiriyordu. Bu, ABD’yi paniğe sokan bir atılımdı. Açıklama, Bay of Pigs istilasından daha sonra geldi ve Amerika’dan daha fazla provokasyonu caydırmak için yapıldı. Kennedy, adanın “karantinaya alınması” davetinde bulundu ve müzakereler başladı. Ekim ayındaki 13 gün boyunca, her an bir nükleer savaş başlayabilir üzere görünüyordu.
B-59 ve Arkhipov, tansiyonun ortasında sükunet içinde Küba etrafındaki sulara girdi. Dizel motorlu denizaltı, dayanak sağlamak ve gerekirse bir taarruz başlatmak için oradaydı. Fakat B-59 tam olarak sessiz değildi ve yakındaki Amerikan gemileri bunu fark etti. Denizaltının yüzeye çıkmasını işaret etmek için talim su bombaları bırakmaya başladı.
Bir denizaltının arasındayseniz, öldürme emelli bir su bombası ile gözdağı verme hedefli bir su bombası içindeki farkı söylemek zordur. Yardımcı kaptan Vitali Savitsky, III. Dünya Savaşı’nın başladığına ve Amerikalıların B-59’u yok etmeye çalıştığına ikna olmuştu. Saldırganları yok etmek için nükleer bir torpido fırlatmak istedi.
her neyse ki, nükleer bir fırlatma üç subayın yetkilendirmesini gerektiriyordu. Bir oburu Savitsky ile hemfikirdi, ancak Arkhipov bu fırlatmayı onaylamayı reddetti. Başka ikisi ile konuştu, onları su bombalarının bir atak değil ihtar hedefli olduğuna ikna etti ve II. Dünya Savaşı’ndan bu yana birinci nükleer silah kullanmasından kıl hissesi kaçınmayı başardı.
Arkhipov operası, bu kıssayı “Dünya’yı yok etme sonucunın neredeyse mantıklı göründüğü eziyetli bir durumu anlatan bir gösteri” aracılığıyla izleyicilere aktarmayı amaçlıyor.
Alıntıdır
Belki kimse farkında bile değil ancak 27 Ekim 1962’de bir an için dünya nükleer yok oluşun eşiğine geldi. Dünya, Küba Füze Krizi’nin ortasındaydı ve bir felaketin eşiğindeydi. Atlantik Okyanusu’nun derinliklerindeki Sovyet denizaltısı B-59, Moskova’dan ayrıldı ve kumandanı yakındaki Amerikan gemilerine nükleer bir torpido fırlatmak istedi. Denizaltıdaki diğer bir subay olan Vasily Arkhipov onu durdurdu. bu biçimdece o, Dünya’yı nükleer savaştan kıl hissesi kurtulmuş bir kahraman haline geldi. Artık denizaltıda geçirdiği vakit ve bu mukadderat anları bir opera ile anılıyor.
21 ve 22 Ekim’de Los Angeles’taki Kirk Douglas Tiyatrosu’nda gösterime girecek olan Arkhipov, 10 ses sanatkarı ve 18 enstrüman tarafınca icra edilen küçük ölçekli bir opera olacak. İki perde uzunluğunda ve web sitesindeki açıklamaya nazaran yaklaşık iki saat sürecek.
Uygun bir biçimde bu şovun kahramanı Arkhipov olacak. olaydan 40 yıl daha sonra eşi ile yapılan bir görüşme bu anlatıya aracı olarak hizmet ediyor, lakin olayın büyük kısmı denizaltının kendisinde gerçekleşecek. Tanıtım açıklamasında “Denizcilerin iç ömürlerini dolduran aryalar aracılığıyla, opera, sualtı gemisinin fizikî ve ruhsal klostrofobisini ve mürettebatının bozulmakta olan denizaltının arafından kaçma yollarını, eşyalarını, hayallerini ve isteklerini araştırıyor” deniliyor.
Nükleer savaş ve operanın mutlaka gerçeküstü bir karışım olduğunu söyleyebiliriz. Arkhipov’u oynayan Ed Parks, şovun bir fragmanında yankılanan bir bariton ile “Bizi bir andan başkasına fırlatan kaos” diyor.
Kontrtenor Daniel Moody ise, “Torpidoma 10 kilotonluk nükleer savaş başlığı takıldı” diyor.
Vasily Arkhipov kimdir?
Arkhipov, B-59’a ayak basmadan evvel aslına bakarsan bir Sovyet kahramanıydı. 1961’de Rusya’nın birinci nükleer güçlü denizaltılarından biri olan K-19’a atanmıştı. Grönland yakınlarında tatbikatlar yapılırken alt reaktör soğutma sistemlerinden biri sızdırmaya başladı. Mühendisler, nükleer bir erimeyi önlemek için reaktöre girdiler ve süreksiz tamiratlar yaptılar. Denizaltıdaki herkes ışınıma maruz kaldı, lakin mürettebat bir erimeyi önledi ve denizaltıyı meskene getirdi. Birçoğu daha sonraki haftalarda ve aylarda ışınım zehirlenmesinden hayatını kaybedecekti.
Vasily Arkhipov
Arkhipov hayatta kaldı ve B-59’a atandı. Sene 1962’ydi ve Sovyetler Küba’ya nükleer füzeler yerleştiriyordu. Bu, ABD’yi paniğe sokan bir atılımdı. Açıklama, Bay of Pigs istilasından daha sonra geldi ve Amerika’dan daha fazla provokasyonu caydırmak için yapıldı. Kennedy, adanın “karantinaya alınması” davetinde bulundu ve müzakereler başladı. Ekim ayındaki 13 gün boyunca, her an bir nükleer savaş başlayabilir üzere görünüyordu.
B-59 ve Arkhipov, tansiyonun ortasında sükunet içinde Küba etrafındaki sulara girdi. Dizel motorlu denizaltı, dayanak sağlamak ve gerekirse bir taarruz başlatmak için oradaydı. Fakat B-59 tam olarak sessiz değildi ve yakındaki Amerikan gemileri bunu fark etti. Denizaltının yüzeye çıkmasını işaret etmek için talim su bombaları bırakmaya başladı.
Bir denizaltının arasındayseniz, öldürme emelli bir su bombası ile gözdağı verme hedefli bir su bombası içindeki farkı söylemek zordur. Yardımcı kaptan Vitali Savitsky, III. Dünya Savaşı’nın başladığına ve Amerikalıların B-59’u yok etmeye çalıştığına ikna olmuştu. Saldırganları yok etmek için nükleer bir torpido fırlatmak istedi.
her neyse ki, nükleer bir fırlatma üç subayın yetkilendirmesini gerektiriyordu. Bir oburu Savitsky ile hemfikirdi, ancak Arkhipov bu fırlatmayı onaylamayı reddetti. Başka ikisi ile konuştu, onları su bombalarının bir atak değil ihtar hedefli olduğuna ikna etti ve II. Dünya Savaşı’ndan bu yana birinci nükleer silah kullanmasından kıl hissesi kaçınmayı başardı.
Arkhipov operası, bu kıssayı “Dünya’yı yok etme sonucunın neredeyse mantıklı göründüğü eziyetli bir durumu anlatan bir gösteri” aracılığıyla izleyicilere aktarmayı amaçlıyor.
Alıntıdır