Türk Sanat Müziğinin Güneşi Zeki Müren Kimdir?

Bakec

New member
Zeki Müren, tüm hayatı boyunca çok yönlü sanatsal faaliyetlerde bulunmuş bir sanatçıdır. Besteleri, şarkıları, film ve tiyatro oyunculuğu, desen ve tasarım çalışmaları, yazdığı şiirler; her biri alanında ayrıca değerlendirilebilecek niteliktedir. Zeki Müren Kimdir? Zeki Müren'in Biyografisi, Zeki Müren'in Hayatı, Zeki Müren'in Sanat Yaşamı ve Zeki Müren'in Ölümünü detaylı olarak bu yazımızda sizler için hazırladık.

Zeki Müren Kimdir? İlk Yıllar
Zeki Müren, 6 Aralık 1931’de Bursa’nın Hisar Semti, Tophane Mahallesi’nde doğmuştur. Babası kereste tüccarı Kaya Müren ve annesi Hayriye Müren’in tek çocuğudur. İlkokulu Bursa Osman Gazi İlkokulu’nda (Sonradan okulun adı Tophane İlkokulu ve Altıncı İlkokulu olarak değiştirilmiştir.) okumuştur. Tophane 2. Ortaokulu’nda ise ortaokulu tamamlamıştır.

Aslında çocukluğu, onun ileride oluşturacağı sanat hayatının ipuçlarını vermektedir. Yaşıtları olan erkek çocukları gibi sert oyunların yerine; annesinin mendil, eşarp gibi eşyalarını kullanarak oyunlar kurgulamış ve konserler vermiştir. Arkadaşlarıyla oynadığı piyeslerde genellikle kız rolünü üstlenmiş, kendisine ait olan giysileri süslemiş, kendine özgü bir yorum katmıştır. Bursa’ya arada bir gelen kumpanyaları kaçırmak istememiş, oyunlar ve konserleri ilgiyle izlemiştir. Bez bebeklerle oynamış, kartonlardan, elişi kâğıtlarından kendisine plaklar yapmıştır. Evlerinde müzik eksik eksik olmamış, gramofondan, radyodan dinlediği şarkılara eşlik etmeye ve büyüdükçe onları not etmeye çalışmıştır. O zamanlar, radyodan net duyamadığı eserler, onun ilerideki telaffuzuna zemin hazırlamış; ileride kendisini radyodan takip edecek olan dinleyicileri düşünerek, cümlelerinde, kelimelerin vurgusuna ve netliğine dikkat etmesine yol açmıştır. Onun bu şekilde dikkatli konuşması, eserlerini seslendirirken kendisine özgü bir üslup oluşturmuş ve Türkçe’yi düzgün kullanması ile ünlenmiştir.

Liseyi, Boğaziçi Lisesi’nde (İstanbul) yatılı olarak okumuş ve birincilikle bitirmiştir. Bu yıllar aynı zamanda, onun profesyonel anlamda müzikle tanışma yıllarıdır. Bursa Musiki Cemiyeti ve hocalarından olan İzzet Gerçeker’ den meşk sistemiyle aldığı makam ve usul derslerini, İstanbul piyasasındaki Emeni müzisyenlerden kanuni Kirkor Mehteryan Efendi ve kemani Agopos Alyanak ile pekiştirir. Aynı zamanda besteci ve ut sanatçısı olan Şerif İçli ve Kadri Şençalar ile çalışmalarını devam ettirir. Aldığı bu müzik eğitimlerinin sonucunda; radyo şarkıcılığının yanında piyasa şarkıcılığını da öğrenmiştir. 1950 yılında, Boğaziçi Lisesi’nde öğrenciyken İstanbul Radyosu’nun açmış olduğu sınava girer. Cevdet Çağla, Baki Süha Ediboğlu, Yorgo Bacanos, Veli Kanık, Refik ve Fahire Fersan, Şerif İçli gibi dönemin ünlü ustalarından oluşan jürinin, repertuarının genişliği (Sınavda, yaklaşık 3000 eser bildiğini belirtmiştir.) ve sesiyle beğenisini kazanarak sınavı geçmiştir. Ocak 1951 günü itibariyle radyo seanslarına başlamıştır. Aynı yıl ilk plağı “Bir Muhabbet Kuşu” nu çıkarmıştır.



İstanbul Radyosu’nda çalışmaya başladığı dönem, Osmanlı-Türk makam müziği olarak bilinen, meşk silsilesi ile aktarılan ve “klasik” repertuarın önemli olduğu müzik icra geleneğine en yakın olduğu dönemdir. 14 yıl süren radyo yıllarından (1965 yılında radyodan ayrılarak kısa programlar yapar) sonra, repertuarına şarkı ve türkülerin yanında arabesk vs. çeşitleri de eklemiş, icra tavrının oldukça farklılaştığı yeni bir dönem başlatmıştır. Yıllar geçtikçe, repertuarındaki bu çeşitlilik sahne giysilerine de yansımıştır. Şarkılardaki ağırlık ya da coşkunluğa uyumlu giysiler tercih etmiş, repertuarını oluşturmaktaki özenin aynısını sahne giysilerine de göstermiştir. Sahneyi bir bütün olarak ele almıştır. Işık, sahne, dekor, repertuara gösterdiği önemi arkasında duran saz heyetinin giysilerine vermiş, hepsini bir bütün olarak tasarlayıp kurgulamıştır. Döneminde, sahne, dekor ve kostümlere getirdiği yenilikler ile ülkede ilkleri yaşatmıştır.

Liseden sonra eğitim hayatını farklı bir sanat dalıyla birleştirir. Günümüzdeki adı Mimar Sinan Üniversitesi olan; İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne kaydolmuştur. Burada Yüksek Süsleme Bölümü Sabih Gözen Atölyesi’nde öğrenim görmüştür. Yükseköğreniminde aldığı desen ve tasarım eğitimini sanat hayatının tümüne yansıtmış bu eğitimin ışığında oluşturduğu kendine özgü moda tasarım anlayışını, özellikle sahne giysilerinin oluşturulmasında ve seçimlerinde kullanmıştır. Akdeminin son yılında ilk filmi olan Beklenen Şarkı’yı çevirmeye başlamış, aynı zamanda film için aynı adı taşıyan bir beste hazırlamış; bu bestenin sözlerini ise Akademi’den tekstil desenleri hocası Sabih Gözen yazmıştır. “Beklenen Şarkı” sadece bir film ya da müzik eseri olarak kalmamış, o dönemde Türkiye’de bir ilkte de yer almıştır. 1955 yılında, Harp Okulu’nun 19 Mayıs töreninin açılış dansı vals için kullanılan, “Mavi Tuna” ya da “Tuna Dağları” gibi Batılı eserler yerine o yıl “Beklenen Şarkı” seçilmiştir.



Zeki Müren'in Hayat. Sahne Hayatına Başlangıcı ve Sonrası
Radyo seanslarının yanında Yeşilçam’a da ayak basan sanatçı, 1954 yılında ilk gazino deneyimini İzmir Fuarı’ndaki Açıkhava Tiyatrosu’nda yaşamıştır. Ardından Batı Anadolu turnesi gerçekleştirmiş ve konserlerini gazinolarda vermeye başlamıştır. Küçük Çiftlik Parkı Gazinosu, Bebek Gazinosu, Tepebaşı Gazinosu, Kazablanka Gazinosu, Maksim Gazinosu, Çakıl Gazinosu gibi dönemin ünlü gazinolarında assolist olarak yer alan sanatçı 1980’e kadar matine ve suare programlarıyla sahne hayatını sürdürmüştür.

1954 yılından itibaren ilki “Beklenen Şarkı” olmak üzere hayatı boyunca 18 adet filmde başrol oynamıştır. Bu filmlerin hepsinde seslendirmesini (dublajını) kendisi yerine getirmiştir. Böylece o dönemde Türk Sineması’nda tüm filmlerinde kendi dublajını yapan tek şarkıcı olmuştur. Çoğu rolünde “Zeki” ismini almıştır ve “n” karakterini canlandırarak kendi kimliğinin rolünü üstlenmiştir. Birçok filminde kendi besteleri ve şarkıları bulunmaktadır ve çoğunun da müzik yönetmenliğini yapmıştır. Birlikte çalıştığı yönetmenler arasında, Cahide Sonku, Osman Seden, Metin Erksan, Atıf Yılmaz, Lütfi Akad, Nejat Saydam, Ülkü Erakalın, Sefa Önal ve Arşavir Alyanak gibi dönemin başarılı isimleri bulunmaktadır.

1955 yılında sanat hayatındaki başarıyı ticarette de göstermek için bir adım atan sanatçı, ortağıyla birlikte Galatasaray’da bijuteri ve parfümeri ürünlerinin yer aldığı “Zeki Müren Mağazası”nı açtıysa da patron olamayacağına karar verip kapatmıştır.

1965 yılında sanatçı, İstanbul'da Olgunlaştırma Enstitüsü'nde, Ankara'da Fransız Kültür Derneği'nde, İzmir'de Yumru Galerisi’nde resimleri, serbest çalışmaları ve kumaş desenlerinden oluşan bir sergi açmıştır. Desenlerinden bazıları halı ve kilim olarak dokunmuştur. 1970’li yıllarda ise bu sergideki çalışmalarının yer aldığı tabloları gazino sahnesinin fonuna astırarak dekor olarak da kullanmıştır. Aynı yıl sanatın bir diğer dalında da kendisini göstererek, kendi yazdığı şiirlerden oluşan “Bıldırcın Yağmuru” adlı şiir kitabını yayımlamıştır. Kitabın kapağında kendi desen çalışması kullanılmıştır. İçerisinde ise şiirleriyle birlikte, kendi çizim çalışmaları yer almaktadır.
 
Üst